Basından,  Sıcak Sıcak

KUŞ UÇTU ŞİİR KALDI / ÖZLEM SEZER / KUM DERGİSİ (22 EYLÜL 2004)

“KUŞ UÇTU, ŞİİR KALDI”
YA DA
“ARİTMETİK İYİ, KUŞLAR PEKİYİ”*

Zorlar, yorar, kararsız bırakır. Çocuğunuza şiir okumak istersiniz, hele de sevdiğiniz şiirleri. Ama o coşku size Cemal Süreya’ca bir tonlamayla ‘Hangi birini, hangi birini? Yüzlercesini yüzlercesini.’ dedirtmez. Karşınıza çıkan soru “İyi ama, hangisi? olur genellikle. Tabii bir esriklikle beraber, sevdiğiniz şiirleri, iyi şairleri tanıtmak istersiniz. Ama şiir dilinin zorluğu ve sansür uygulama zorunluluğu, bazen çocuğun sıkılması, bazen de onun çıtayı aşmasıyla birlikte okulda yaşadığı sorunlar sizi sınırlar. Ve eğer çocuk edebiyatıyla pedagoji üzerine kafa yormuşsanız; kendi beğeninizi erken bir zamanda çocuğa aşılamak değil, ona uygun, onun sevebileceği ve çocukça şiirleri onunla birlikte öğrenmek, bu arada da asıl kendinizi geliştirmek gerektiğini anlarsınız.

Velhasıl zorlar, yorar, kararsız bırakır. Yine de pek çok iyi şairden az sayıda da olsa “çocuklara okunabilecek” iyi şiir bulunabilir. Oysa bir de “çocuk şiiri” denilen bir tür var ki; keyfi, tadı, hazzı bambaşka. Hele bir de güzel resimlenmişse, zekice bir kitap tasarımı yapılmışsa, gel keyfim gel!

Genellikle içime sıkıntı basar, ama yine de çocuklar için hazırlanan şiir kitaplarına bakmaktan -neredeyse bir ödev duygusu ve sıkıntısıyla birlikte- vazgeçemem. İyi ki de öyle yapmışım. Okuduğum İngilizce çocuk şiirleriyle yaşadığım tatlı duyguları, ilk kez Türkiye’de basılan bir kitapta yaşadım. (Elbette kendi cahilliğimin, rastlantının önüme yalnızca yetersiz kitaplar çıkarmış olabileceğinin hakkını da teslim ederek) Kuş Uçtu, Şiir Kaldı! İşte ‘demek kaçırmışım, demek aramaya devamda fayda var’ işareti. Eğlenceli, zekânın parlak, ince kıvrımlarıyla yüklü, rahat ve tatlı bir akış içinde, üstelik değerli şiir düşünceleri barındıran, -bu haliyle de tıpkı bir yabancı dil gibi kendine has ayrı bir mantığı, işleyişi olan ve dolayısıyla da okuyucudan özel bir hazırlık, bir çeşit eğitim bekleyen- ‘şiir kültürüne-diline’ adım atmak için son derece yararlı, doğru bir kitap. ‘İyi çocuk’ kisvesine girme uğruna oturduğu dişçi koltuğunda güya gülümseyen, ama fena halde kasılan o tuhaflığı alkışlayan, çocuğu maskeyle dolaşmaya zorlayan şabloncu tarzdan değil. Çağırışımın büyük şiirlerinden de çok daha özgür olduğu tarzı benimseyen, âdet olduğu üzere çocuğu aptal yerine koymayan, bu nedenle de kalıplarla yürümesi gerektiğine inanmayan/zorlamayan, “çocuksu” denilen o özgür zekâya eşlik eden bir kitap “Kuş uçtu, şiir kaldı”.

Çocuktan öğrenmekten ya da çocuksu zekâdan korkanlar, onlara kendi büyüklenmiş tarzını zorlarken kendilerini de açığa vuruyor. “Bana uymazsan kötüsündür. Hadi bırak şu çocuksu ıvır zıvırlarını, benimkileri taklit et. Kafanda dört köşe (çünkü düzen ilahımızdır) bir oyuk açacak ve otoritemi içine sıkıcı marşlarla birlikte dolduracağım. Sıkıl, çünkü böylece otomatik çocuk olur, düzene hizmet edersin. Küflenmiş bir teknikle, bir şablonun tekrarı olan şiirlerimle kendime böbürlenme, sana da düşünceden yoksun sözlerle, düşünmeden alma, ezberleme hakkı tanıyorum. Aman ha iyi edebiyatla tanışma, yoksa benim kim olduğumu da fark edersin. Sıkıl çocuk, sıkıl çocuk, sıkıl ve itaat et!”

Kendi düşüncelerini bir alternatif olarak sunmak değil bu, illa da bu tarafa demek. Süleyman Garipoğlu’nun dediği gibi öğretirim demek ukalâlıktır, ayrıca saçmadır. Bilgi öğretilmez, paylaşılır. Çocuktan öğrenemeyen büyük, öğretecek ne elde edecek?

Aşırı olabilirim elbet tüm bu sözlerimde. Bu da okul yıllarımda nasıl bir azaptan geçtiğimin kanıtıdır. Bir çocuk fanatiği olduğum ise doğrudur. Onun için iyisi mi, susayım biraz da bu konuda ve kuş uçsun, şiir kalsın.

Son kertede söylemek istediğim; yalnızca çocuğuna saygı, sevgi duyan, onun zihinsel gelişimine destek olmak isteyen velilere ya da öğretmenlere değil, çocukluğa saygı duyan herkese öneriyorum bu kitabı. Ayrıca şiiri seven ve şiir için ciddi emek harcayan herkesin bu kitaptan keyif alacağını ve hangi türde yoğunlaşırsa yoğunlaşsın şairler için de hoş bir “şiir üzerine düşünme aracı” olacağına inanıyorum. Bir kaç gün önce keşfettiğim bu kitabı öğretmenlere ve sanatçılara tanıtmış olmaktan ve onların da benimle aynı heyecanı yaşamış olmasından büyük keyif duydum. Zaman açısından bulduğum ilk fırsatta da dergiler ve kitap ekleri için bir eleştiri yazısı yayımlamayı aynı keyif duygusuyla, heyecanla istiyorum.

Mutlaka başkaları da vardır. Ama “çocuk şiiri” alanında benim karşılaştığım ilk keyif oldu “Kuş uçtu, şiir kaldı” Daha sonra diğer kitaplarından tanıdığım Ayla Çınaroğlu’nun şiirlerini keşfettim. Beni kış günü birdenbire sapsarı ağaçların olduğu bir sokakta yakalayan tatlı, sarı gün ışığı gibi yakalayıverdi o müthiş resimleri. Pek çok şiiri için de aynı heyecanı yaşadım, ancak kimi zaman eskimiş temalar ve onların şablonları konusunda zaafa düştüğünü düşünüyorum. Belki de bir geçiş kitabıydı. Yakaladığı yeni damardan devam etmesinin hepimizi için bir armağan olduğunu düşündüğümü de eklemek isterim.

Sonuç olarak Ayla Çınaroğlu, Aytül Akal ve Mavisel Yener’i, son derece hoş, uygun ve yerinde resimlemeleri için tekrar Ayla Çınaroğlu’nu ve Mustafa Delioğlu’nu kutluyor ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Sevgilerimle,

Özlem Sezer

*Cemal Süreyya
Paylaş:

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.