Basından,  Sıcak Sıcak

BİR GÜNLÜK TUTMALI HERKES / E. NİDA DİNÇTÜRK / İYİ KİTAP #133 (NİSAN 2021)

Günlük tutmak, düşünsel ve yazınsal dünyayı çok zenginleştiren bir ritüel ve günlük tutan kişi, bu ritüeli mümkün olduğu kadar çok kişiye aşılamak istiyor.

Yazan: E. Nida Dinçtürk

Masamın üstünde sanırım en az 4 defterle çalışıyorum. İşlerimi ve görüşmelerimi takip etmem için ajandam, iş notlarım için not defterim, okuduğum kitaplar için kullandığım kırmızı minik defterim, bir de tüm bu koşturmacanın arasında nefes almaya ihtiyaç duyduğumda, kafam ağırlaştığında sayfalarını açtığım günlüğüm. Günlüğüm, masa başında değilsem de çoğunlukla yanımda olan tek defterim. Bazen başucumda, mutlaka hep çantamda; gittiğim her ülkede ve şehirde, bazen kahve içmeye gittiğim kafede bile yanımda. Neden böyle? Çünkü sanırım günlüğüm benim en yakın arkadaşlarımdan biri. Aklımın bir uzantısı. Her bir defter bittiğinde yenisine geçsem de işin ruhu hiç değişmiyor. Tıpkı bizim bedenen büyüyüp değişmemize rağmen olduğumuz kişiden başka birine dönüşmememiz gibi, defterler değişse de “günlük” aslında hiç değişmiyor. Ben 24’üncü defterimdeyim. Yıllardır benimle beraber büyüyüp dönüşen biriyle sohbet ediyor gibiyim.

Size, bu kadar hevesle kendi günlük serüvenimi anlatmamın sebebi Mavisel Yener’in Tudem Yayınlarından çıkan yeni atölye kitabı Günlük de Neyin Nesi?’ni henüz okumuş olmam. Tanıdığımız yazar kimliğinin yanında tutkulu da bir “günlükçü” olan Mavisel Yener, bu kitabıyla sanki dünya üstünde günlük yazmayan tek bir kişi kalmasın istiyor. Günlük yazmaya dair çok yönlü bir rehber olarak değerlendirilebilecek bu kitapta Yener, günlük yazmak için yardımcı olabilecek tüyolar vermenin yanı sıra günlük yazmakla ilgili akla takılabilecek her soruya da ince ince cevap veriyor. Türün tarihine ve örneklerine uzanıp birçok
etkinlik sayfasıyla da pratik fırsatı yaratıyor.

Evet, günlük yazmanın böyle tuhaf tutkulu bir yanı var. Günlük tutan kişi, bu ritüeli de mümkün olduğu kadar çok kişiye aşılamak istiyor. Bunda, günlük tutmanın kişiye getirdiği kazanımları hissetmenin büyük etkisi olmalı. Günlük tutmak, düşünsel ve yazınsal dünyayı çok zenginleştiren bir ritüel. Aynı zamanda kişisel gelişim, akıl ve ruh sağlığı için de oldukça faydalı. Kazandırdığı gözlem yeteneği, geliştirdiği ifade ve hayal gücü, hafızaya katkısı, disipline etmesi derken, bir insanın kendine yapabileceği en büyük iyiliklerden biri gibi görünüyor. Yener de kitabın girişinde kendi günlük yazma deneyimini aktarıyor ve şöyle diyor: “Şimdiyi dinlemeyi, koklamayı, duymayı, gözlem yapmayı öğretiyor bana günlük yazmak. Yaşadıklarımı yazarken olayların farklı boyutlarını da yakalıyorum.”

Günlük yazmak deyince çoğumuzun aklında bir defter bir de kalem geliyor ve modern zamanlarda bu kırtasiye artık biraz demode bulunuyor olabilir. Oysa ki beynimiz, beyaz bir ekran ve tuşlar aracılığı ile yazmakla bir kalem ve kâğıt kullanarak yazmanın arasındaki farkı çok net ayırt edebiliyor. Bu süreçler arasındaki farklılık nörolojik süreçlerde de kendini gösteriyor. Örneğin son zamanlarda dünyada yayılan bir akım olarak Morning Pages, sabah uyanır uyanmaz hiçbir şey yapmadan 3 sayfa yazı yazmanızı tavsiye eden bir rejim. Bunun yaratıcılığı harekete geçirdiği ve âdeta zihindeki düşünceleri tasnif ettiği ifade ediliyor. Bu yüzden günlük tutma ritüeli, işi gereği kâğıt, kalem ve yazmak ile pek içli dışlı olmayan kişiler için de pek faydalı bir rahatlama seçeneğine dönüşebiliyor. Anlayacağınız, görünenden daha ciddi bir mesele günlük tutmak.

CANININIZ NE İSTİYORSA O ŞEYIN GÜNLÜĞÜNÜ TUTABİLİRSİNİZ
Okuruna da sorular soran bir kitap Günlük de Neyin Nesi?. Böylece bu türün içselleştirilmesine de destek oluyor. Bıraktığı boşluklarla okuruna da bir alan yaratıyor ve onu bu deneyimin bir parçasına dönüştürüyor. Okurunu, daha kitap bitmeden bir günlükçüye dönüştürüyor. Birçok farklı konuda günlük tutulabileceğini not ederek daha da yüreklendiriyor: Teşekkür günlüğü, spor günlüğü, kitap günlüğü… Sizin canınınız ne istiyorsa ve neye ihtiyaç duyuyorsanız o şeyin günlüğü tutulabilir.

Mavisel Yener bu kitapta ilk günlük örneklerine de yer vererek türün tarihsel gelişimini ortaya koyuyor. Hatta Günlük de Neyin Nesi? için tuttuğu kitap günlüğünden de sayfalar paylaşıyor. Bununla da kalmıyor Einstein, Mozart, Kraliçe Victoria, Marie Curie, Charles Darwin, Thomas Edison ve Da Vinci gibi tarihten birçok önemli karakterin günlüklerini gözler önüne seriyor. Anı ve biyografi türlerine de ayrıca değiniyor Yener. Günlük ile bağdaştığı ve ayrıştığı noktaları not ederek aslında türlerin karakteristiklerini de ortaya koyuyor.

Kitap bir atölye kitap olduğu için birçok grafikle de desteklenmiş. Ancak tasarım dilinin tutarsızlığı ve bazı sayfalarda -özellikle Yener’in günlüğünden paylaştığı sayfalarda dikkat çekiyor bu- görsellerin farklı sunumu, okurun dikkatini dağıtabilecek bir etkiye
sebep oluyor.

Mavisel Yener, bu atölye kitapta günlük tutmaya dair her şeyi anlatıyor ve okurlarını günlük tutmaya başlamaları için cesaretlendiriyor. Bana da sıkı bir günlükçü olarak son bir cümleyle Yener’e destek çıkmak kalıyor: Dünya üzerinde günlük tutmayan tek bir kişi kalmayana dek, bütün kalemler birleşiiiin!

Günlük de Neyin Nesi?
Mavisel Yener
Tasarım: Selin Öztekin
Yayıma Hazırlayan: Hülya Dayan
Tudem Yayınları, 128 sayfaKAYNAK

Paylaş:

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.