İÇERİYE, DERİNE BAKMAK İÇİN / YUNUS BEKİR YURDAKUL / CUMHURİYET KİTAP (1 HAZİRAN 2023)
İçeriye, derine bakmak için…
Mavisel Yener; yalnızca bin yıllar içinde yükünü durmaksızın çoğalttığımız şu ihtiyar Dünya’yı, onun sakladıklarını; yerüstünde, yeraltında on(d)a sakladıklarımızı; keşfedilmiş ya da keşfedilmeyi bekleyenleri değil; insanın, bir yerlerde unuttuğu ya da yeni açılan geçitlerini, yeni kanallarını, yepyeni yollarını da söylüyor, anımsatıyor metnin “yeraltı”ndan fısıltıları yükselen sözcükleriyle…
“Birce, evlerinin arka sokağındaki dar ve loş dükkâna girdi. Yedinci sınıf ders kitaplarını verip onların yerine tatilde okuyabileceği kitaplar alacaktı. Bu dükkânda okunmuş masal, öykü, şiir kitapları, romanlar bulunurdu; hem de ucuza…
“Genzine dolan toz kokusuna aldırmadan kitapları inceledi. Beğendiklerini ayırdı. Alt raftakilere daha iyi bakabilmek için diz çöktü. Kalın kitaplardan birinin adı ilgisini çekti: “Gizli Geçitleri Bulmanın Yolları”. Eline aldı, evirdi çevirdi, seçtiklerinin yanına koydu. Hepsini kucaklayıp kitapçının tahta masasına götürdü…”1
Bu satırları bundan tam yirmi yıl önce üstelik roman daha kitap haline gelmeden okumuştum.
Tudem Edebiyat Ödüllerinin ilki, üç dalda (masal, öykü, roman) düzenlenmişti. Daha dosyanın ilk sayfasını çevirmeden, ‘Yarışmanın roman dalının birincisi bu!’ demiştim kendi kendime. Dosyada ad/ kimlik bilgisi olmayışına karşın, kimin yazdığını da dillendirmiştim “ev”de… Yanılmamıştım… Mavisel Yener’in ilk kitabı “Mavi Elma”nın beşinci yaş gününü, birincilik ödülüyle taçlandırmıştı “Mavi Zamanlar”.
MAVİ ZAMANLAR’DAN DERİN YOLCULUKLARA…
Son sözcüğüne bir solukta vardığım “dosya” “Mavi Zamanlar”ı, kitap olarak yeniden okuduğumda başka sesler, başka seslenişler, bambaşka incelikler bulmuş; satır aralarından yükselen başka çığlıklar kaydetmiştim belleğime.
“Gizli Geçitleri Bulmanın Yolları”nın yorulmak bilmez, meraklı kahramanı Tılsım’ın, “Bazı kitaplar öyledir… Görünüşte satırları aynı olsa da sen değiştikçe onların da söyledikleri değişir, dönüşür… Her okuyuşunda sırlarını yavaş yavaş açar sana.” (s.36) sözlerinin ardından “Mavi Zamanlar”a yıllar sonra yeniden uzandım.
Bir su şehriydi Bergama yakınlarındaki Allianoi; suyla sağaltımın öncü merkezleri arasındaydı. Bir rastlantıyla fark edilmişti varlığı ne ki yanı başındaki barajın da su tutma havzasında yer alıyordu. Prof. Dr. Ahmet Yaraşbaşkanlığında yürütülen incelikli ve yorucu kazı süreciyle gün günden ortaya çıkarılan çağlar öncesinin bu görkemli merkezi “su için su içinde” kalmasın diye yürütülen mücadelenin içinde doğmuştu “Mavi Zamanlar”.
Mavisel Yener, o mücadele sürecinin her anında yerini almakla kalmamış, Allianoi’nin yükselen çığlığını, zamanı gelen sesini, sular altında yok olmaya direnen çığlığını derinden duyumsamıştı. İçini acıtan bu gerçeği okurlarıyla, öncelikle çocuklarla paylaşmak, onlarla dertleşmek istemişti.
SÖZÜ ÇOĞALAN YAPITLAR
“Mavi Zamanlar”ın; okurunu ince, kendince düşünmeye, hayatın dolambaçlarında hevesle, merakla dolaşmaya, aslında kendisini keşfetmeye; sahip olduğu gücün ve değerin farkında olmaya çağıran, “Onca kitabın içinden bunu seçmen bir rastlantı olamaz, değil mi? Şimdi bir sözleşme yapmalıyız seninle. Bu masalı okumaya başlarken bilmelisin ki ya sonsuza taşımalısın bu gizemi ya da hemen bırakmalısın okumayı. Çünkü o sana, dereden tepeden, dumanlı dağlardan, ateşli sulardan geçip de geldi. Senin dünyan hangi zaman diliminde olursa olsun, suyun ateşinin kaynağındaki gizemi bulmalısın. Masalım seni Mavi Zaman’daki hamama götürecek, çözmen için gizemi. Sakın demeyesin, hamamın kubbesi yok, tası yok, kurnası yok! İşte ilk ipucu sana. Dünya güzeli su perisi hâlâ yıkanıyor orada…” (s.11) seslenişinin altını yeniden çizdim.
Ve neredeyse yirmi yıl ve hemen her okurun beklediği “devam” yapıtı, “Gizli Geçitleri Bulmanın Yolları”nı bambaşka bir merakla okudum.
SAKLIMIZDAKİ YOLLARA DOĞRU
Kadim kentlerimizden İzmir’in “şah damarı”na yasladığı, oradan çoğalan bir kurmacayla elimizden tuttuğu bu yeni yapıtında Mavisel Yener; yalnızca bin yıllar içinde yükünü durmaksızın çoğalttığımız şu ihtiyar Dünya’yı, onun sakladıklarını, yerüstünde, yeraltında on(d)a sakladıklarımızı; keşfedilmiş ya da keşfedilmeyi bekleyenleri değil; insanın, bir yerlerde unuttuğu ya da yeni açılan geçitlerini, yeni kanallarını, yepyeni yollarını da söylüyor, anımsatıyor metnin “yeraltı”ndan fısıltıları yükselen sözcükleriyle…
İlk yapıtı “Mavi Elma”da kurduğu dili, Türkçenin inceliklerini duyumsattığı anlatımıyla okurunu sarıp sarmalamakla kalmıyor, gizemli yaklaşımının altından gülümsettiği düşünsel boyutla da kendimize, hayata, yakın-uzak zamanlara ve dünyaya yeniden bakmamızı meraklı bir gülümsemeyle fısıldıyor.
DÖNGÜ MÜ, GELİŞME Mİ?
Gün geçtikçe gelişen, değişip dönüşen bir hayat mıdır şu yeryuvarlağında sürüp giden? Değilse bir kısırdöngüye hapsoluşların farkında bile olmadan; her şeye hükmetme, her şeyi ele geçirme hırslarının, açgözlülüğün kurbanları mıyız hepimiz?
Ya tarih sahnesinden benzer öykülerle silinip gidenlerin bıraktığı deneyimler, yollar, çıkışlar?
Yaşar dururuz, koşar dururuz… Binlercemiz gelip geçer yollardan, yapıların önünden, yanından hem de bunaltan bir alışkanlıkla… Yapım tarihleri bir yana ne taşıdıkları/ taşıyabilecekleri sır düşer aklımıza ne de düşler kurarız onlara dair ama an olur fark ederiz belki yürüdüğümüz yolun, karşılaştığımız yapının derinliğini, giz(em)ini, anlamını… Çoğu zaman da bir kitap ya da sanat yapıtı çağırır bizi içeri… İşte o an açılır canevimizin kapıları!
İyi yapıtlar, salt ilginç maceralar sunmakla kalmaz, yol açılsın diye yolcuyu hazır olmaya da çağırır.
1 Mavi Zamanlar, Mavisel Yener, Tudem Yayınları, 168s., 10+, 45. baskı: 2023, s.7
Gizli Geçitleri Bulmanın Yolları / Mavisel Yener / Tudem Yayınları / 160s. / 10+ / 2023.