
GENÇ CUMHURİYET İÇİN / YUNUS BEKİR YURDAKUL (26 EKİM 2023)
Kulaktan Kulağa 26 Ekim
Genç Cumhuriyet İçin Örnek Tanıtım Çabası
Cumhuriyetin öğretmeni, ozan Ali Yüce’nin, “Dersimiz Bağımsızlık” şiirinde, “Benim halkım/ Barışın özgürlüğün anası/ Tohumla sütkardeş/ Toprakla yaşıt kavgası/ Sopasıyla ordular kovalamış/ Cepheler yarmış kağnısıyla/ Büyüdükçe güzelleşmiş kavgası/ Destan olmuş efendiler…” deyişinde dile gelen gerçeği erkenden duyumsamış büyük önderin, Mustafa Kemal’in; daha kitapları yazılmadan ortaya koyduğu örnek bir tanıtım ve halkla ilişkiler çabasını, ne zamandır unutulduğu yerden kucaklayıp “Mustafa Kemal’le Yolculuk” yapıtıyla hayatımıza taşıyor Mavisel Yener.
“Gemilerin yaşamı insanlarınkine benzer. Onlar da bu evrende birer geçici yolcudur; isimleri vardır, özlenirler, fırtınalara direnirler, bazen yollarını kaybeder, güvenli liman bulunca sığınırlar, kimi zaman unutulup gider, kimi zaman da tarihe geçerler…”
Mavisel Yener, Cumhuriyetin 100. yılı dolayısıyla hazırladığı; Ahmet Uzun’un, desenleriyle bezediği yazınsal yolculuğa, “kahraman”ının bu seslenişiyle çağırıyor hepimizi. Ve kendimizi büyük bir heyecanla gemiye doğru koşarken buluyoruz. Çok sürmüyor, daha yola çıkmadan kaptanın, gemicilerin, sanatçıların, gazetecilerin, iş insanlarının arasında ya da onlardan biri gibi olup çıkıyoruz. Evet, Karadeniz Gemisi’ndeyiz. Onun öncesi ve sonrasında da hayatımıza “karışanlar” var elbette ne ki 1919-1926 arasında büyük görevler üstlenmiş ikinci gemi bu! Birinciyi çok iyi tanıyoruz, Bandırma Vapuru. Gelin görün ki ikinciyi bilenimiz az! Oysa çoktan tarihe geçmiş bir yolculuktan, onun “kahramanı” bir gemiden söz ediyoruz. Bu arada yolculuk (ya da anlatı) boyunca Atatürk Türkiye’sinin daha hangi çaba ve çalışmalarının unutulduğunu/ unutturulduğunu da düşünmeden edemiyoruz.
SANATLA, BİLİMLE, ÜRÜNLE…

Tükenmiş bir “imparatorluğun” tükettiği, yoksul ve yoksun, dahası işgal altında ve yapayalnız bıraktığı koca yurt Anadolu’yu ayağa kaldırma/ yeniden var etme uğraşı için yola Bandırma Vapuru’yla çıkan Mustafa Kemal, Cumhuriyet henüz üç yaşındayken bambaşka bir gemi yolculuğu daha tasarlıyor. Bu kez kendisi yok yolcular arasında ama onun düşleri, düşünceleri, umut ve idealleri var. Kadın-erkek sanatçı, öğretmen, gazeteci, yazar, iş insanları, çevirmenlerin oluşturduğu 285 kişilik bir tanıtım ekibini, genç Cumhuriyetin üç yıl gibi kısacık bir dönemde ortaya koyduğu ürünlerin yanı sıra gelecek hedeflerini de anlatmak üzere görevlendiriyor. Gemide sanat yapıtları ve ürünlerden oluşan hayranlık uyandıran bir de sergi var. Sanatla, düşünle, bilimle, üretme istek ve hevesi, bağımsızlık coşkusuyla çıkılan üç ayı aşkın yolculukta on yaşında bir çocuk da yer alıyor. İşte Mavisel Yener bize bu olağanüstü yolculuğu yarının büyük sanatçıları arasında yer alacak o çocuğun, Sedat’ın gözünden anlatıyor.
Yapıtın ortaya çıkışının yazarın kişisel tarihi bağlamında da ilginç bir hikâyesi var. Yener sekiz yaşındayken piyano dersleri alır Sedat’ın annesi Ayşe Ediz’den. Daha o yıllarda dikkatini çekmiştir Ayşe öğretmenin evinin duvarlarını süsleyen fotoğraflar. Ayşe Hanım da o yolculuktan açmıştır sözü kısaca… Yıllar sonra o yolculuk romana dönüşürken de öğretmeninin elini omuzunda duyumsayacaktır Mavisel Yener… Yaşamın büyük sürprizlerinden biri de budur işte! Çocuk aklımızın en güzel çekmecelerine gizlenen kimi anlar gün gelir kanatlandırır sözcüklerimizi…
Gemide taşınanları, kimlerin olduğu, yolculuk boyunca nelerin yaşandığı, hangi ülkelere/ limanlara uğrandığı, ne yapıldığı gibi hepimizin merakını uyandıran noktaları ve kahramanımız Sedat’ın anne ve arkadaş özlemiyle baş ederken yaşadıklarını ve daha da fazlasını “Mustafa Kemal’le Yolculuk”la buluşma dakikalarımıza bırakalım. Haydi gelin, geminin güvertesinden ülkemize/ günümüze bakalım.
UMUT BUGÜNDE, GELEN GÜNDE…

Mavisel Yener’in akıcı, merakımızı diri tutan anlatımıyla kurguladığı bu yolculuğa zaman zaman şaşkınlıkla, çoğun hayranlıkla arada da hüzün ve kederle tanık oluyoruz. Milli Mücadelenin utkuyla sonuçlandığı tarihe kadar neredeyse savaşsız bir gün geçirmemiş bir halkın “gayrik yeter” diyen bir önderlikle/ Atatürk’ün özgürlük ve bağımsızlık ilkesiyle bu kadar kısa bir zamanda neleri başardığının farkına varmak, böylesine ciddi ve dikkatli, büyük bir titizlikle hazırlanmış bir tanıtım etkinliğinde kendimizi o geminin güvertesinde, salonlarında duyumsamak elbette şaşkınlık ve hayranlık uyandırıcı (Onlarca üniversitemizin iletişim fakültelerinin kaçında Atatürk’ün bu tanıtım çaba ve çalışmasına değinilmektedir, doğrusu yaman merak etmekteyim.).
Keder neresinde bu işin derseniz, Karadeniz Gemisi’nin bu müthiş yolculuğunun her anında, “Bugün böyle bir tanıtım yapmaya kalkışsa yetkililer?” sorusunun yanıtı tadımı kaçırdı, tedirgin etti beni. Sahi o gemide kimler olurdu ve ne anlatırdı bugün neredeyse hiçbir alanda kendine yetmez halde olan, yetişmiş işgücünü “dışarı”ya kaçıran, ülkeler topluluğunda saygınlığı yitmiş Türkiye’miz hakkında?
Zorlu bir mücadelenin ardından yepyeni ve bambaşka bir güneş gibi doğmuş, üstelik Osmanlının borçlarını da ödemeye durmuş genç Cumhuriyetin daha kuruluş yıllarında ortaya koyduğu öncelikle dört “beyaz”ı (bez, tuz, un ve şekeri) kendisinin üretme başarısı, ülkenin dört bir yanında yükselttiği fabrikaların, kısacası 25 yılda; ekmek için, hayat için yarattığı ne varsa bugün ortada olmayışı, biliyorum, Karadeniz Gemisi’nde yolculuk ederken sizin de tadınızı kaçıracak. Ancak Yener’in hepimizi o 285 kişiden biri kılarken öykünün duldasında fısıldadığı umudu, “bir şey yapmalı” çağrısını, 100. yılına erişen Cumhuriyet’in her şeye karşın yeniden “kimsesizlerin kimsesi” olabileceğine inancını da derinden duyacağınızı söyleyelim.
Mustafa Kemal’le Yolculuk / Mavisel Yener / Resimleyen: Ahmet Uzun / Doğan Çocuk / 192s. / 9+ / 2023.
Desenler: Ahmet Uzun, Murteza Albayrak
Y. BEKİR YURDAKUL

MUSTAFA KEMAL’LE YOLCULUK
Bunları da beğenebilirsiniz

“MAVİ BİR İZ BIRAKTI YAŞAMIMDA MAVİ ZAMANLAR” / VARLIK DERGİSİ / AYTÜL AKAL (ŞUBAT 2004)
02/02/2004
KUŞ UÇTU ŞİİR KALDI / MAVİ AY / REFİK DURBAŞ / SABAH (25 NİSAN 2004)
25/04/2004