Basından,  Sıcak Sıcak

SUÇÜSTÜ DERGİSİNDE MAVİSEL YENER SÖYLEŞİSİ / ARAS GENÇTÜRK (MART 2024)

Yazarlık kariyerine yüzden fazla eser sığdırmış, eserleriyle ülkemizi birçok farklı dilde temsil etmiş bir ‘çocuk ve gençlik’ yazarını ağırlıyoruz: Mavisel Yener. 2018’de çocuk edebiyatının Nobel’i olarak adlandırılan H.C Andersen ödülüne aday gösterilen yazar aynı zamanda Astrid Lindgren Anma Ödülü (ALMA) için 2022 ve 2023 yıllarında iki kez Türkiye adayı seçildi. Kendisine yazarlık kariyerini ve çocuk polisiyesini sorduk. İyi okumalar.

Yazmaya çok erken yaşta başladığınızı biliyoruz. Peki profesyonel yazarlığa girişiniz nasıl oldu?

Öncelikle öykü ve masal yarışmalarına katıldım; birkaç ödül aldım. 1997’de “Gazete Ege’de çocuk sayfasını hazırlar mısın?” teklifini aldığımda bir yandan diş hekimliği yapıyordum. Gazetenin çocuk sayfasını hazırlamaya başladım. Yani önce gazete, dergi ve yarışmalar geldi. Ödüller almıştım, ama yayımlanmış kitabım yoktu. Bir gün bir yayınevinin editörü (Y. Bekir Yurdakul) “Bizim için kitap yazar mısın?” teklifinde bulundu. Böylece ilk kitabım Mavi Elma’yı yazdım. Önce dergilerde, gazetede, yarışmalarda deneyim kazanmak donanımımı artırdı.

‘Çocuk ve gençlik’ edebiyatı yazarı olarak anılmanıza rağmen yetişkinler için de üretiyorsunuz ve o alanda da ödül aldınız. Bu da sizin birden fazla disipline hâkim olduğunuzu gösteriyor. İki tür arasındaki farklılıkları nasıl yorumlarsınız?

Çocuk edebiyatı ile yetişkin edebiyatının, insan ve yaşam gerçekliğinin farklı boyutlarından örnekleri estetik biçimde sunmak, kurgularda çözüm yolları geliştirmek, nitelikli yazınsal bir metnin gereklerini oluşturabilmek gibi ortak paydaları var. Çocuk edebiyatında bunlara ek olarak çocuk psikolojisi, pedagoji, çocuğun okuma kültürü hakkında derinlemesine düşünmek gerekir. 21.yüzyıl çocuğunun gereksinimleri artık çok değişti. Ben onların düşünme, tasarlama, düş kurma gibi yetkelerine saygı duyarak yazıyorum. Öğretmek amacıyla değil, kitabı sevdirme, eğlenceli bir okumaya giden yolda edebiyat tadını duyumsatmak için yazıyorum. Örneğin, çocuk edebiyatında da her konuyu ele alabilirsiniz fakat konuyu ele alış açısında ayrılık var elbette. Yaş gruplarının dilsel, bilişsel özelliklerini iyi bilmezseniz çocuklar için yazamazsınız zaten. Çocuklar için ürettiklerimiz daha çok bilgi, dikkat, özveri, sorumluluk gerektirir.  Çocuklara yazmak, onlar kadar kocaman hayaller kurabilmeyi, merak etmeyi, şaşırmayı gerektirir. Çocuklar için yazmaya “Kolay iş” gözüyle bakanların çocuklara saygısı olmadığını düşünüyorum. Çocuk, sevgiyi ve saygıyı hak eder. İnsan ve yaşam gerçekliğinin farklı boyutlarından örnekleri estetik biçimde sunmak, kurgularda çözüm yolları geliştirmek, nitelikli yazınsal bir metnin gereklerini oluşturabilmek için, toplumsal ilişkiler, çocuk psikolojisi, edebiyat ve okuma kültürü hakkında derinlemesine düşünmek gerekir.

Çocuk edebiyatı başlı başına zor ve dikkat edilmesi gereken bir tür. Buna bir de polisiye eklenince iyice zorlaşıyor olsa gerek. Size göre ideal bir çocuk polisiyesi nasıl olmalı ve nelere dikkat edilmeli?
(Cevabınızın yanında bir okur olarak da görüşünüzü merak ediyorum. Cevabınıza paralel sizin başarılı bulduğunuz yazarlar kimlerdir? gibi…)

Sizin ifadenizle “İdeal çocuk polisiyesi” sözcüğünü karşılayabilmesi için, birbirini bütünleyen iki ana özelliği barındırması gerekir: Metnin çocuk yazını ürünlerinde bulunması gerekenlere sahip olması ve polisiye türünün birikimiyle örülmesi. Çocuk polisiyesi hem nitelikli bir çocuk kitabı hem de nitelikli bir polisiye olma özelliğini göstermeli. Sizin de dediğiniz gibi iki kat emek gerektiriyor çocuklar için polisiye yazmak. Katı, değişmez ya da değiştirilemez kurallar yok kuşkusuz, fakat iyi bir çocuk polisiyesinin olmazsa olmazı olarak gördüğüm, “edebiyat değeri”ni önemsiyorum. Polisiye türünde metinler ortaya koyarken, çocuklar için yazarken dikkat ettiğimiz şiddet içermeme, travma yaratmama gibi tüm duyarlıkları göstermemiz gerektiğinin de altını çizmek isterim. Örneğin, şiddet içerikli bir cinayet yerine hile gerektiren bir suçun yansıtılması gibi… Bu sadece basit bir örnek elbette, çeşitlendirmek mümkün. Buluş yoksunu olanların çocuklar için polisiye yazmamasını öneririm, çünkü yüzyılımızın genç kuşağı zeki ve bir o kadar da hızlı!

Bir okur olarak benim de anılarımda, çoğumuzda olduğu gibi, Conan Doyle, Mickey Spillane, Agatha Christie kitapları önemli yer tutar. Maurice Leblanc’ın Arsen Lüpen’i de hakkını yiyemeyeceğim, bana bu türü sevdiren kahramanlardandır.

 

Mavisel Yener ve polisiye denince ilk akla gelen sanırım Dolunay Dedektifleri’dir. Altı kitaplık seride bolca macera, gizem ve sır var. Ama ‘herkes bilir ki hiçbir sır gizli kalmaz!’ Size böyle bir seriyi hazırlatan motivasyon neydi?
(Özellikle günümüzde böyle seriler hazırlamak oldukça zor, biliyorsunuz. Sadece yazarın iştahı açısından değil aynı zamanda ülke ve ekonomi problemi de var. Sizi iten gücü ve kararlılığınızı merak ediyorum.)

Çocuk polisiyesi, suça ve suçlulara yer verirken okuma heyecanını hep diri tutar ve çocuk okurun analitik zekâsını da geliştirir, bu nedenle çocuklara bu tür kitaplar yazmayı önemsiyorum. Ana motivasyon kaynağım, benim de bu türü çok sevmemdi sanıyorum. Çocuklar serüvene bayılır, bilinenden yola çıkarak bilinmeyeni bulmaktan hoşlanır, giz perdesini aralamayı sever, ben de böyle biriyim. Diş Hekimi olduğum için disiplinlerarası çalışmayı önemseyen, bilen biriyim; Dolunay Dedektifleri’ni yazarken bana mesleki birikimimin yararı çok oldu. Başlangıçta Dolunay Dedektifleri’ni bir seri olarak planlamadım doğrusu. Okurların beğeni ve ısrarıyla ikincisini yazdım. Onların isteği doğrultusunda altıncı kitaba kadar geldik. Yedincisini de istiyorlar. Fakat başka kitaplarıma da zaman ayırabilmek adına öteliyorum şimdilik. Okurdan baskı geldiği sürece yayınevi de istekle basıyor, bu konuda problem yok. Bilgi Yayınevi her zaman iyi edebiyata açık, okuru ve yazarı buluşturabilen bir yayınevi. Bu öğelerin hepsi yazarın motivasyon kaynağı aslında.

Bir okur olarak polisiyenin hayatınızdaki yeri nedir?

Polisiye okuru olarak yüzeydeki “Criminal” özelliklerin yanısıra, toplumsal bir problem romanı olarak görebildiklerimi seviyorum. Yazarken de bunu göz önünde bulunduruyorum aslında. Örneğin Dolunay Dedektifleri İz Peşinde isimli kitabımda “Önyargılar, ötekileştirme” sorununu romanın bir damarı olarak işledim. Okur olarak istediğim bir başka şey de klişeleri aşabilmiş metinler. Polisiyenin hayatımdaki yeri, bana ayrıntıların önemini fark ettirmesi. Romanın akışı içinde yazar ayrıntıları nasıl ki ustalıkla kaynatır, ayrıntılar aslında gözünüzün önündedir ama göremezsiniz. Yaşam da böyledir, nasıl olup da görmezden geldiğinize, atladığınıza şaşırıp kalırsınız!

Her şey değişiyor. Doğal olarak kitaplar, yazarlar ve türler de değişimden nasibini alıyor. Sizin çocuk edebiyatında ve özellikle çocuk polisiyesinde gördüğünüz değişiklikler nelerdir?
Keşke bu değişime olumlu katkılar çocuk edebiyatında da olabilse. Birbirinin çok benzeri kurgular okumak zorunda kalıyor çocuklar. Bundan yirmi yıl önce kaleme aldığım Mavi Zamanlar romanımın damarlarından biri de polisiyeydi, tarih ve polisiyeyi biraraya getirmiştim. Şimdi bekliyorum ki artık bu formattan çıksın genç yazarlar, yeni buluşlarla gelsinler. Tarihi mekânlarda geçen eğreti olaylar dizisinden midesi bulandı çocukların, türe yapılmış saygısızlık da cabası. Bu alanda yazılmış nitelikli yapıtların sayısının çoğalmasını diliyorum. Ayrıca suç ve suçlu konusunda ailelerin “steril çocuk yetiştirme” çabaları da tartışılması gereken önemli bir nokta olarak söz konusu ettiğiniz “değişiklik”te rol oynuyor. Bir kitabımızda “Esrar” sözcüğü geçiyor diye ailelerden yemediğimiz zılgıt kalmadı! Oysa eleştirel okuma yapan çocuk, konuyla ilgili farkındalığını geliştirecek, eleştirisini ortaya koyacaktır. Alt metni okuyabilen aile zaten o sözcüğün niçin oraya koyulduğunu anlayacaktır. Yazarken sözcüklerimizi imbiklerden geçirdiğimizin farkına varan tüm yetişkinlere selam olsun.

Çocuk ve gençlik polisiyesi yazmak isteyen birine ne tavsiyede bulunurdunuz?

Tavsiye vermeyi hiç sevmem ama tek cümle kurayım; Çocuk ve gençlik polisiyesi yazmak isteyen, her şeyden önce bir düşünür olmalı.

ARAS GENÇTÜRK

 

Paylaş:

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.