Basından,  Sıcak Sıcak,  Söyleşiler

MAVİSEL YENER İLE MASAL SENFONİSİ ÜZERİNE – BİRGÜN (26 EKİM 2025)

Masalların kalbinde her zaman bir melodi gizlidir. Sözcüklerin kendi ritmi, duyguların kendi tınısı vardır. “Masal Senfonisi” de o melodiyi görünür, duyulur kılma arzusundan doğdu. Sözcüklerle notalar el ele verdi; resimler, duyguların rengine dönüştü.

Yazar Yazara köşemde bu ayki konuğum 170’ten fazla kitabıyla çocuk ve gençlik edebiyatının Türkiye’deki en üretken ve en sevilen isimlerinden biri, kendi tabiriyle sevgili “Düş Hekimi” Mavisel Yener.

25m² Kitap tarafından yayımlanan kitabı “Masal Senfonisi”ni ve yazarımızın yazma serüvenini konuştuk. Keyifli okumalar!

Sevgili Mavisel Yener, diş hekimliğinden düş hekimliğine nasıl bir geçiş oldu? Yazarlık sizin için bir ikinci meslek değil, bir yaşam biçimi gibi. Bu dönüşümün hikâyesi nedir? 

Aslında buna bir dönüşüm diyemeyiz, çünkü iki mesleği de aynı anda sürdürdüm, her ikisini de çok sevdim. Çocuk yaşlarımda hem diş hekimi hem yazar olmaya karar vermiştim. Benim için yazarlık bir “ikinci meslek” değil, bir yaşam biçimi. Diş hekimliğinde de yazarlıkta da şifa var, iyileştirme, insana iyi gelme var. Bu nedenle ben her zaman kendimi hem diş hekimi hem “düş hekimi” olarak gördüm.

Son kitabınız “Masal Senfonisi” 25m² Kitap’tan taze çıktı. Bence bu yalnızca bir kitap değil; kelimelerle notaların el ele verdiği bir sanat buluşması. >Masalcı Teyze MATE’nin sesinden doğan bu evrende edebiyat, müzik ve resim nasıl bir bütünlük oluşturdu? Bize ne anlatıyor? 

Masalların kalbinde her zaman bir melodi gizlidir. Sözcüklerin kendi ritmi, duyguların kendi tınısı vardır. “Masal Senfonisi” de o melodiyi görünür, duyulur kılma arzusundan doğdu. Sözcüklerle notalar el ele verdi; resimler, duyguların rengine dönüştü. Bu kitap sadece bir okuma deneyimi değil, aynı zamanda bir dinleme ve hissetme yolculuğu. Bu kitabın içinde yalnızca sözcükler, notalar, çizgiler yok; editöründen yayın yönetmenine, besteciden yorumculara kadar emeği geçen herkesin enerjisi, sevgisi ve inancı var. Hep birlikte yarattığımız bu “senfoni”, aslında sanatın birleştirici gücüne yazılmış içten bir teşekkür mektubu. Cenk Çelebioğlu’nun özenle bestelediği müzikler, metnin kalbinde atan ritmi dışa taşıdı. Şarkıları seslendiren sanatçılar ise her dizede, her notada o masal evrenine ruh üflediler. Ressamımız Esra Uçmak harika çizgileriyle sayfaları donattı.  Masalcı Teyze MATE’nin sesi, kelimelerin ötesine geçen bir sihir taşıyor. Çocuklar bu dünyaya kulak verdiklerinde sadece bir masal dinlemiyorlar; sözcüklerin, müziğin ve resmin birbirine sarıldığı çok katmanlı bir düş evrenine adım atıyorlar. Kitabın masal karakteri oluşturma becerisi geliştirme, yaratıcılık ve hayal gücünü artırma, masal yazma sevgisi ve yazılı anlatım becerilerini güçlendirme, estetik duyarlılık geliştirme (görsel ve metin birlikteliğiyle), dil bilinci, söz sanatları (tekerleme, deyim, ikileme vb.) ile sözcük zenginliği kazanma, okuma sevgisi ve edebi metne ilgiyi artırma, P4C kuramları ile felsefi bakış gibi kazanımları var. Masal Senfonisi’ni müzikal bir oyun olarak sahneye taşıyıp çocuklarla buluşmasını gönülden istiyoruz. Çünkü bu masal yalnızca sayfalarda kalmamalı; ışıklarla, seslerle, çocukların kahkahasıyla sahnede yeniden can bulmalı.

Yazarken masanızın üzerinde hep bulunmasını istediğiniz bir nesne ya da ritüel var mı?  

Yazı masam, sessizliğin ve hayalin buluştuğu bir alan gibi benim için. Üzerinde her zaman birkaç vazgeçilmezim olur: bir fincan kahve ya da bitki çayı, çocukların gönderdiği bir mektup, küçük bir çizim ya da minik bir oyuncak da bulunur çoğu zaman. Onlar bana kim için yazdığımı hatırlatır.

Okuyucularınızdan gelen en ilginç veya unutulmaz geri bildirim neydi? Bir çocuğun cümlesi, bir çizim ya da bir mektup… hangisi sizi en çok gülümsetti? 

Çocuklardan gelen her ileti, her çizim, her mektup benim için ayrı bir hazine. Hepsi kalbime birer küçük yıldız gibi düşer.  Bir keresinde küçük bir okurum mektubunda şöyle yazmıştı: “Masal yazdığınızda lütfen pencereyi kapatın, çünkü rüzgâr hikâyenizi kaçırabilir.” O kadar naif, o kadar büyülü bir cümleydi ki… İşte çocukların dünyasında sözcükler böyle kanatlanıyor.

“Çocuklar için yazmak, düş kurmanın ve paylaşmanın sesi” diyorsunuz. Bu tanımı biraz açar mısınız? Sizi her defasında yeniden yazmaya çağıran şey ne? 

Çocuklar için yazmak, kalemle kalp arasında kurulan en güzel köprü bence. Düş kurmak, o köprüden birlikte geçmek… Paylaşmak ise o düşü başka bir kalpte filizlendirmek. Her defasında beni yeniden yazmaya çağıran şey, bir çocuğun gözlerindeki merak ışığı. O ışığı gördüğümde kelimeler kendiliğinden yola çıkıyor. Çünkü yazmak, umudu çoğaltmanın en güzel yolu.

İlham kaynaklarınız neler? Sizi derinden etkileyen, “minik okuyucularım da mutlaka okusun” dediğiniz yazarlar veya eserler var mı? 

İlhamımı en çok yaşamın kendisinden, çocuklardan ve doğadan alırım. Beni derinden etkileyen yazarlar çok, ama özellikle Saint-Exupéry, Samed Behrengi, Astrid Lindgren, Michael Ende, Roald Dahl, Tove Jansson kalbimde ayrı bir yer taşır. Onların yazdıklarında insanın özü, iyiliğin ve umudun gücü var. Minik okurlarımın da o ışığı hissetmesini isterim.

Bir günlüğüne kitabınızdaki bir karakter olma şansınız olsa, hangisini seçerdiniz — ve o gün neler yapardınız? 

Sanırım, Masal Senfonisi kitabımdaki Masalcı Teyze MATE olmak isterdim. Çünkü o, kelimelerin içinden müzik çıkarabilen, her sesi bir renge dönüştürebilen biri. Bir günlüğüne MATE olsaydım, sabahın en sessiz saatinde gökyüzünü dinler, bulutların ritmini çözmeye çalışırdım. Sonra o melodiyi çocuklarla paylaşır, birlikte düş kurardık. MATE’nin en çok sevdiğim yanı şu: O, her çocuğun kalbinde saklı olan melodiyi duyar. Ben de o gün, bütün çocukların seslerini bir araya getirip kocaman bir masal senfonisi bestelemek isterdim. Çünkü bazen en güzel müzik, bir çocuğun gülümsemesinde gizlidir.

Edebiyatta 30 yılı aşan bir yolculuk, pek çok kitap ve sayısız ödül… Sizce bir yazarın ödül alması, onu sonraki kitaplarında daha özgür mü yapar, yoksa daha fazla beklentiyle mi sınırlar? 

Benim için ödüller bir sınır değil, özgürlük kapısıdır. Her ödül, beni kalıplardan uzaklaştırır; yeni biçimler, yeni sesler denemeye cesaretlendirir. Yazmak benim için yarış değil, yaratma yolculuğudur, ödüller sadece bu yolun duraklarıdır.

Mavisel Yener ve kitaplarını tanımlayan beş kelime nedir? 

Bunu benim değil okurlarımın söylemesi daha doğru olur. Onlardan aldığım geri bildirimlere göre bu sözcükler; Hayal, incelik, merak, umut, yaratıcılık.

Yazar Yazara köşemin konuğu olduğunuz için teşekkür ederim, kitaplar, renkler hayatımızdan eksik olmasın. “Yazar Yazara” köşenizin konuğu olmaktan mutluluk duydum. Yeni kitabımı okurlarla buluşturma fırsatı verdiğiniz için yürekten teşekkür ederim.

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.