Sıcak Sıcak,  Söyleşiler

“EVDE TELEVİZYONU KAPATMAYI BİLMEK ÇOK ÖNEMLİ” / NE OKUYORUM SİTESİ SÖYLEŞİSİ (KASIM 2017)

Sanata İlk Adım Dizisi, Kedi Sevenler Buraya Toplansın, Oyun Sevenler Şapka Taksın ve Şiir Sevenler Parmak Kaldırsın kitaplarıyla başladı. Öncelikle bu dizi fikrinin çıkış noktasını öğrenebilir miyiz sizden?

Viyana’ya bir gidişimde, Stadtpark’ta Strauss heykelinin çevresinde oyun oynayan bir çocuğu izlemiştim. Çocuk kocaman heykelin karşısında şarkı söylüyor, etrafında dans ediyor, sonra onun önünde reverans yapar gibi eğiliyordu. Strauss ile kendi kendine bir oyun kurduğu belliydi. O sanat yapıtıyla birebir iletişim halindeydi sanki. Sanat ile çocuğunun kurduğu o saf oyun, sanat ve çocuk ekseninde eğlenceli bir kitap yazma fikrini bana vermişti. Uzun süre belleğimin çekmecesinde bekledi bu fikir. Sanata İlk Adım Kitapları’nın ilk adımı işte o heykelin çevresinde, sanat yapıtıyla en doğal ilişkiyi kuran bu çocuk sayesinde atıldı, hep kitap’tan gelen zarif davet ile gün yüzüne çıktı.  Kitapları yayımlayan hep kitap’ın yayın yönetmeni sevgili Deniz Yüce Başarır, editör Ebru Akkaş Kuseyri ve kitapların çizeri Esra Uygun, Sanata İlkadım kitaplarının her aşamasında en az benim kadar heyecanlıydı. Böylesi kitapların ortaya çıkabilmesi için hem oyunbaz hem de çocuk edebiyatını iyi bilen bir ekibe gereksinim vardı; bu konuda çok şanslıyım.

1. Dizinin amacından bahsedelim biraz da. Çocukların değer ve kazanımlarına nasıl bir katkıda bulunmayı amaçlıyorsunuz?

Aslında çocuk kitaplarının ilk amacı çocuğa okuma sevgisini, sevincini verebilmesidir. Bir şey öğretmesi gerekmez. Bu dizinin ilk amacı çocuklara okumanın eğlenceli bir eylem olduğunu duyumsatmak, şiirsel dili ve çizgileriyle estetik hazzı yaşatmaktı.  Çocuğun yaşadığı evreni duygu ve düşünceleriyle algılayabilen duyarlı bir birey olabilmesinin yolu, onu sanatla buluşturmaktan geçer. Sanatsal iletileri çocuğun beğeni ve algılama düzeyine uygun verirsek kazanım sürecine katkımız olur.

Bu dize de ilk amaç çocukları okumaya isteklendirmekti fakat bunun yanısıra son günlerde öğretmenlerden gelen geri bildirimlerde, bu serinin çok farklı alanlarda da farkındalık sağladığı ortaya çıktı. Örneğin dizinin “Oyun Sevenler Şapka Taksın” adlı kitabındaki “Kırmızı Şapka” karakterinin “ayrımcılık, dışlama, ötekileştirme” konuları hakkında da çocuklarla konuşabilme olanağı yarattığını anlattı öğretmenler. “Kedi Sevenler Buraya Toplansın”da “ailede ortak değerler” gibi derslerde de işlenen konulara destek olabileceğini söylediler. Uzun sözün kısası, kitapların kazanımları tek bir tanıma sığdırılamayacak kadar çok oldu.

2. Ülkemizde kitap okuyan, ya da düzenli kitap okuyan diyelim, kişilerin azlığından hep bahsediliyor. Çocuklar da bu konuda aslında biraz verimsiz alanlarda büyüyorlar. Ailesinde, çevresinde kitapla karşılaşmayan çocuk için kitap okuma alışkanlığı edinmek büyük problem çoğu zaman. Böyle bir ortamda, bu dizi çocuklara nasıl ulaşacak sizce? Ya da daha genel anlamda soracak olursak, çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için neler yapılmalı sizce?

Ben “kitap okuma alışkanlığı” sözü yerine “kitap okuma gereksinimi” demeyi tercih ediyorum. Çünkü varılmak istenen nokta, bunu gereksinim haline getirmektir. Nasıl ki yemek yemek bir alışkanlığın ötesinde gereksinimdir, okumak da öyle olmalı. Okuyamadığı gün açlık, huzursuzluk hissetmeli kişi. Çocuklara okuma gereksinimi kazandırmada anahtar sözcük sevgi. Eğer onları sevebilecekleri kitaplarla buluşturabilirsek bu anlamda önemli adımlar atabilirler. Bu noktada öğretmenlere ve ailelere önemli görevler düşüyor elbette. Çocukların ilgi alanına giren kitapları önermenin yanısıra onların seçimlerine saygı duymak önemli. Bu arada, yetişkinlerin de okuyarak iyi örnek olması gerekir. Okuyan bir öğretmenin öğrencileri de okuyacaktır. Okuyan ve sofrada kitap hakkında konuşan bir ailenin çocuğu da okuyacaktır. Siz dizi filmin başına geçer, çocuğa da “git kitabını oku” derseniz bu iş olmaz. Ona iyi örnek olmak, evde televizyonu kapatmayı bilmek çok önemli.

3. Öte yandan, bilinçli aileler ya da en azından çocuğuna kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için uğraşan aileler de var elbette. Onların nasıl bir yol izlemesini önerirsiniz? Kitap seçimi konusunda nelere dikkat edilmeli, çocuğa kitabı sevdirmek için hangi yoldan gitmeli?

André Maurois,  “Yaşama Sanatı” adlı  kitabında üç tip okurdan söz eder. Birinci tip olanlar, ne bulursa okuyanlardır. Böyle okurların edilgen (pasif) bir okuma yaptığını anlatır yazar. İkinci tip okuyucular ise zevk için okuyanlardır. Bu daha edilgen, daha sağlıklı bir okumadır. Üçüncü tip okuma ise iş için okumadır. Bu tür okurlar, zihinlerindeki bir yapıyı tamamlayabilmek için gereken eksik bilgileri dağarcıklarına katmak isterler. Maurois’in görüşlerine Türkiye’den bir katkı da benden olsun: “Bir de okulda ödev verildiği için okuyan grup var!” Aslında okuma sanatı ile ilk kez buluştuğumuz ilkokul çağlarında ve eğitimlerimizin sonraki evrelerinde en önemli amaç “seçim yapabilme yetisi”ni geliştirmek. Bu yetiyi nasıl kazandıracağız?  Çocuklara kendi seçimlerimizi dayatmayıp onların seçimlerine saygı duyarak. Bireyin kitapla buluşabilmesi, birçok etkeni içinde barındırır; başarılı bir okumanın, yani başarılı bir buluşmanın gerçekleşmesinin ilk şartı, yaş grubuna göre kitaptır. Ne kadar iyi bir kitap olursa olsun eğer çocuğun yaş grubuna uygun değilse, buluşma başarısız olur. Bunun yanısıra dil, çocuğun ilgi alanları, kitabın tasarımı, resimlemesi de çok önemli.  Aileler çocuklarına kitap okumaya daha bebekken başlasınlar. Çocuklarımız bizi okurken görsün. Onunla birlikte kitapçıya gidip kendine kitap seçmesine fırsat verelim. İlgilenmediği bir kitabı okutmaya asla zorlamayalım.

4. Diziye dönecek olursak… Esra Uygun’un eğlenceli, renkli çizimleriyle sizin –artık yılların ve pek çok eserinizin de kattığı- tecrübenizle beraber çocuklar için harika bir iş ortaya koymuşsunuz. Dizi hangi kitaplarla devam edecek, kaç kitap olacak?

Dizi için üç kitap daha planladık. İsimlerini söylemem, sürpriz olsun! Çocukları çok eğlenceli sanata ilk adım kitapları bekliyor diyebilirim.

5. Diziyi farklı yazarlar ya da çizerlerle genişletmeyi de düşünüyor musunuz ya da bu tarzda başka bir dizi fikri var mı?

Esra Uygun’un özgün çizgileri, tekniği bu seriye çok yakıştı. Çalışma disiplinimiz, sanata bakışımız, duyarlıklarımız aynı renk tonunu yakalıyor. Bu dizi için yayınevinin başka bir çizerle işbirliği yapmayı düşündüğünü sanmıyorum.

6. Sizin çalışmalarınızdan bahsedelim. Bu dizi dışında hep kitap etiketiyle başka kitaplar da okuyacak mıyız sizden?

Yazmak benim için eşi benzeri olmayan bir heyecan. O nedenle masamda beni bekleyen, çalıştığım dosyam her daim var. Bu yolculuğun nereye varacağını bilmemek de çok heyecanlı. İzninizle, “hep kitap etiketiyle bu dizi dışında başka kitaplar da yayımlanacak mı?” sorusunun yanıtını zamana bırakalım…

7. Son olarak, hem küçük okurlarınız hem de içindeki çocukla yaşamayı sevenlerimiz için birkaç kitap önerisi alabilir miyiz?

“Küçük okur” derken üç yaşa mı önereyim, altı yaş mı, sekiz yaş mı, yoksa da on iki yaş mı? Bir çocuğa kitap önerirken onun yaşını bilmenin yanısıra daha önce hangi okumaları yaptığını, ilgi alanlarını da bilmek gerekir. Fakat yine de sevdiklerimden ilk aklıma gelenleri söyleyeyim: Momo, Dünyayı Gezmek İsteyen Horoz, Küçük Kara Balık, Küçük Prens, Palavracı Baron, Bunun Adı Findel, Alice Harikalar Ülkesinde, Pippi Uzun Çorap, Matilda, Sineklerin Tanrısı.

www.neokuyorum.org  Mavisel Yener İle Söyleşi

Hazırlayan: Merve Akıncı

29. 11.2017

Paylaş:

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.