Söyleşiler,  Sıcak Sıcak

MAVİSEL YENER GELECEK OKULLARI SÖYLEŞİSİ / GELECEKTE SANAT (22 KASIM 2021)

Gelecek Okulları 6. sınıf öğrencileri olarak Mavisel Yener ile “Piri Reis ve Göbeklitepe’deki Sır” kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Tarih, coğrafya ve edebiyat ekseninde dönen söyleşimizde Mavisel Yener, bu eserinde Piri Reis karakterini Göbeklitepe’ye nasıl konumlandırdığını, tarihsel araştırmaları edebiyatın verdiği olanaklarla ne şekilde renklendirdiğini anlattı. Piri Reis’in yaşadığı zamanın ötesinde çizdiği haritanın gizemini yazarımıza sorduk. Biz de sizlerle yazarımızın anlatımıyla bu macerayı paylaşıyoruz.

 

Piri Reis ile ilgili bir kitap yazmayı neden istediniz, bu konuya ilginizi çeken neydi?

İlgimi en çok çeken Piri Reis’in çizdiği gizemli harita oldu. O haritadan yola çıkarak bu romanı kaleme aldım. Tüm kitaplarımı yazarken ilk hedefim, çocukların severek ve heyecanla okuyacağı bir kitap yazmaktır. Yazım sürecinde çok araştırma yaptığım için Piri Reis’i araştırırken de onun hayatına dair çok ilginç şeyler buldum. Onun haritası, yaşamındaki inişler çıkışlar benim çok ilgimi çekti. Tüm bunları heyecanlı bir kurgu içinde paylaşmak istedim çocuklarla.

 

Bu kitabı yazarken çocukların ilgisini en çok neye çekmek istediniz?

Ben tarihi ilham kaynağı olarak almayı çok seviyorum. Bana göre tarihle edebiyat arasında çok sıkı bir ilişki var. Edebiyat insanı anlatıyor bize, aslında tarih de bize insanı anlatıyor. İnsanın duygularını, düşüncelerini, hedeflerini, yaklaşımlarını anlatıyor edebiyat. Başka insanları, başka yaşamları anlatıyor. Tarih de bunları anlatıyor. Bu yüzden tarihle edebiyatın çok etkileşim içinde olduğunu düşünürüm. O sebeple roman karakteri olarak Piri Reis’i seçtim. Bu topraklarda yaşamış, gerçekten çok kıymetli bir insan kendisi. O zamanların bilim insanı. 

 

Piri Reis, o dönemde haritasını bu denli detaylı şekilde nasıl çizebildi, onca bilgiye nasıl sahip oldu?

Bu konuyla ilgili çeşitli söylentiler ve yorumlar yapılıyor. Bazı insanlar uzaylıların varlığından bile söz ediyor. Yaptığım araştırmalarda şöyle bir şeye rastladım: Milattan önce kurulan ve daha sonra yakılıp yıkılan İskenderiye Kütüphanesi’nde kaçırılıp kurtarılan birkaç kitap ulaştırılıyor Piri Reis’e. Piri Reis, haritasını bu kitaplara ve belgelere dayandırarak çiziyor. Bu görüş uzaylıların gelip Piri Reis’in kulağına fısıldamasından daha mantıklı geliyor. Buradan da anlaşılıyor ki insanoğlu birçok bilgiye milattan önce sahipmiş. İnsanlar bizim keşfedilmediğini zannettiğimiz yerleri aslında milattan önce keşfetmiş, bu bilgileri papirüslere yazmıştı. Ama dünyada meydana gelen çeşitli felaketler bu bilgilerin ve belgelerin yok olmasına sebep olmuştu.

 

Piri Reis kitabınızın ana karakteri ve siz eserinizde ana karakteri sadece iyi yönleriyle ele almışsınız. Bunun sebebi nedir?

Roman karakterlerinin mutlaka iyi yanları da vardır, kötü yanları da vardır. Romanda Piri Reis’in katıldığı savaşlar ve bulunduğu ortamlardan dolayı zaman zaman yanında çalışan denizcilere sert davranması gerekiyor. Aslında kitapta bu yönleri de ufak ufak verildi. Ama daha çok idealize edilmiş tarafı baskın gelmiş olabilir. Belki başka bir kitapta Piri Reis’i başka yönleriyle ele alabiliriz.

 

Kitapta anlatılan konuyu özetleyip tamamlayabilecek birçok isim varken niçin kitaba bu ismi verdiniz?

Aslında kitaplarıma belirlediğim birkaç isim olur. Yayınevine bu isimleri sunarım. Onlar da bu isimlerden okuyucunun daha çok ilgisini çekecek olanı seçer ve onu koyarlar. Ben de bu kitapla ilgili birkaç isim belirlemiş ve sunmuştum. Yayınevi bu ismi tercih etti. Romanın içeriğini kapakta hem öğrenciye hem de öğretmene göstermek istediler. Örneğin “Çılgınlar Sınıfı” kitabımda da Piri Reis’i anlatıyorum. Ama o kitabın kapağında bu anlaşılmıyor. İstedim ki bu sefer Piri Reis’i anlatan bu kitap kapağında da bunu hissettirsin. Üstelik romandaki olayın Göbeklitepe’ye uzanan sırrı da bu şekilde belli olacaktı. 

 

Kitabın sonunda Eflatun Eflak diye bir karakter vardı. Bu karakterin olay örgüsünün sonunda yer alışı, kitabın bir devamı olacak mı sorusunu oluşturdu?

O kadar çok soruyor ki okurlar bu kitabın devamı gelecek mi, diye. Eflatun Eflak’a ne olacak, diye soranlar oluyor. Bakalım, belki bir seri düşünebilirim. Aslında bu karakteri kitaba koyarken bir seri düşüncesi yoktu kafamda. Romanlarımda ucunu açık bırakmayı, sonucu okurun hayal gücüne bırakmayı severim. Ama bu kitabın devamını isteyen okurlar var, belki de yazarım.

 

“Piri Reis ve Göbeklitepe’deki Sır” hem geçmişe hem geleceğe göndermesi olan bir kitap. Her tarihi karakter gelecekle bir bağ kuruyor. Bu noktadan hareketle bundan yüz sene sonra kitap okuma alışkanlığı, edebiyat sanatı ya da yazarlık mesleği sizce nasıl evrilecektir?

Geçmişi ele aldığımız kitaplar da var, geleceği düşünerek yazdığımız bilim kurgu kitaplar da var. Her dönemin kendine özgü bilim kurgusu var. Örneğin Jules Verne “Ay’a Seyahat”i yazdığı zaman o dönem için bir bilim kurguydu. Ama bugün yazmış olsa bilim kurgu kabul edilmezdi. Bu sebeple her kitap kendi dönemi içinde değerlendirilmeli. Eminim ki gelecekte de o dönem için geçerli olacak bir bilim kurgu anlayışı olacak ya da tarihi anlatmak istediklerinde günümüzü ele alacaklar. Belki de tarih diye şu dönem yaşadığımız pandemiyi anlatacaklar. Peki, kitap okuma biçimleri değişecek mi? Bence değişebilir. Çünkü milattan önceden bu yana baktığımız zaman insanoğlu çok farklı yerlere yazmış. Önce taşlara yazmış, çivi yazısını denemiş, papirüslere yazmış. Ama hep yazmış. Materyal ne olursa olsun ister kâğıt ister taş ister papirüs ister bilgisayar ekranı ya da şu an hayal bile edemediğimiz başka şeyler de icat edilebilir hiç fark etmez, insanoğlu hep hayal kuracaktır. O hayallerini yazacaktır. O hayalleri, hangi materyalde olursa olsun okuyan birileri de mutlaka olacaktır. İnsanoğlu hep yazmış hep okumuş tarihe bakacak olursak. Demek ki gelecekte de böyle olacak. Şu anda bilgisayar ekranlarına, e-kitaplara, sesli kitaplara doğru bir gidiş var. Çocuklar günümüzde kulaklıklarını takıp sesli kitaplar dinlemeye başladı. Ama ileride çok farklı araçlar da kullanılabilir. Ben buna hiç karşı da değilim. Yeter ki yazalım, okuyalım. Yeter ki edebiyat devam etsin.

 

Yazar olmak isteyen çocuk veya yetişkinler için ilk adım nedir?

Tabii ki okumak. Okumadan yazar olabilmemiz mümkün değil. Ben okumayı çok sevmiyorum ama yazmayı çok seviyorum, diyen biri başarısız olur. Ne kadar çok okursak o kadar güzel yazabiliriz. Hem Türkçemiz daha güzel olur hem neyi nasıl yapacağımızı daha iyi biliriz. Daha çok hayal kurabilir, daha bilgili oluruz. Sonradan edindiğimiz kaynaklar ve içine doğduğumuz kaynaklar var. İçine doğduğumuz kaynaklara zaten sahibimiz. Ama sonradan edindiğimiz kaynakları okuma, araştırma, gezme sonucu edindiğimiz bilgiler oluşturuyor. Yazarlık demek masa başında oturup ilham perisinin omzumuza konmasını beklemek değildir. İllaki araştırma yapmak gerekir. Yazarlığın en zevkli taraflarından biri de işin bu araştırma kısmıdır. Yazar olmak isteyen kişi çevresine daha farklı gözlerle bakmalı. Daha çok incelemeli. Yaşanmışlıkları iyi dinlemeli. Sadece kendi yaşaması gerekmiyor, başkalarıyla empati kurmalı. Onların yaşadıklarını içinde hissetmeye çalışmalı. Bol bol düş kurmalı. Sanatın diğer dallarını da takip etmeli. İyi bir tiyatro oyununa ya da resim sergisine gittiğiniz zaman, iyi bir müzik parçası dinlediğiniz zaman size ilham gelebilir ve daha çok yazabilirsiniz. Sanatın bütün dalları birbirini besliyor aslında. Bu yüzden yazar, sanatın tüm dallarının iyi bir izleyicisi olmak durumunda. Bir de ben günlük tutmayı çok önemsiyorum. Çünkü günlük tutmak iyi bir yazı çalışmasıdır. Örneğin bir kitap günlüğü olabilir, okul günlüğü olabilir ya da pandemi döneminde korona günlükleri olabilir, piyano dersi alıyorsanız piyano dersi günlüğü olabilir. Bunun gibi kendinizi de eğlendirebilecek eğlenceli yazılarla yazma eyleminizi devam ettirebilirsiniz. Yazdıklarınızı mutlaka öğretmenlerinizle paylaşmalısınız. Onlar yazdıklarınızı yarışmalara gönderebilirler. Bu şekilde sizi destekleyebilirler. Bunun motivasyon açısından çok önemi vardır. Sonuç olarak yazar olmak için okumayı ve yazmayı çok sevmek gerekir.

 

KAYNAK İÇİN TIKLAYIN

Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.