Köşe Yazılarım

SÖZCÜKLERİN GEREKMEDİĞİ ZAMANLAR VARDIR

Uzak, içinde tek sözcük bile olmayan bir kitap. Shaun Tan, derinlikli bir hikâyeyi resimlerle anlatmayı yeğlemiş. İlk anda, resimleri şöyle bir gözden geçirerek olan biteni kolayca anlayabileceğimizi düşünebiliriz; hiç de öyle olmadığını, resimleri yorumlayarak ilerlemenin emek gerektirdiğini hemen söyleyeyim.

Yurdundan ayrılmak zorunda kalan göçmenlerin/ sığınmacıların iç burkan hikâyesini anlatıyor Uzak. Bir adam büyük bir okyanusu gemiyle aşarak, umut aramak için uzak bir ülkeye gider; yoksul bir kasabada karısını ve çocuğunu bırakmıştır.  Yanında bavulundan başka şeyi yoktur. Yaşamak için yer, yemek ve para kazanacak iş bulmak zorundadır.  Hüzünlü bir gemi yolculuğunun sonunda tuhaf bir şehre ulaşır. Karmaşık, şiddet dolu bir o kadar da umut yüklü bir dünyada mücadele edecektir.

Resimleri okurken boğazınıza bir şeyler düğümleniyor, yazarın neden sözcükleri kullanmadığını anlıyor, hissediyorsunuz.  Shaun Tan’ın olağanüstü illüstrasyonları,  evinden ayrılan adamın yepyeni bir ülkeye gemiyle gidişini, geride kalan eşi ve kızını, gittiği ülkede karşılaştıklarını,  diğer göçmenlerin de hikâyeleri olduğunu, zaman zaman metaforik ve fantastik desenlerle okura sunuyor. Adamı sürekli takip eden minik beyaz yaratık bu eğretilemelerden yalnızca biri. Bu isimsiz ülkedeki tuhaf yaratıkların, koni biçimli evlerin, acayip sokakların, çözülemez alfabelerin arka planındaki duyguları yakalamak okura kalmış. Gidilen ülkenin adını bilmesek de kitaptaki en düşsel olayları anlatan tasvirlerde bile zaman zaman göndermeler yakalamak olası. Örneğin şehir limanının ortasında göçmenleri daha karaya ulaşmadan selamlayan devasa heykellerin Özgürlük Anıtı ile kardeş bir yanı var… Evleri, sokakları istila etmiş mecazi canavarların neyi temsil ettiği okurun düş gücüne bırakılmış.

Resimleri deşifre etmek zor olmamakla birlikte, sayfalara yeniden döndüğümüzde farklı bir ayrıntı, farklı bir duygu yakalamamız olası. Bu yapıta bir grafik roman, diyebiliriz belki de. Umarım ülkemizdeki üniversitelerde de bu kitap üzerinde çalışılır.  Batı kökenli çizgi roman, manga, resimli kitap gibi türlerle farkı akademik bir çalışmayla ortaya koyulur.  Shaun Tan’a, hayali bir dünyanın içine insanları ve gerçek nesneleri koyarken, sayfalardaki kompozisyonları oluştururken nasıl bir yöntem uyguladığını sormak isterdim. Kitabın sonundaki “Sanatçının Notu”nda, Shaun Tan’ın, metni oluştururken hangi belgelerden yararlandığına dair bilgiler yer alıyor. Yapıtın 2007 Angouleme Uluslararası Çizgi Roman Festivali’nde En İyi Albüm Ödülü alması şaşırtıcı değil.

Sanatın evrensel dilinden yararlanmayı çok iyi bilen Shaun Tan’ın bu yapıtı bizi yeryüzündeki acılara, tarihe, coğrafyaya, felsefeye, düşlere ve sözcüklerin çok ötesinde bir yere götürüyor. Bir ressamın, görüntüleri böylesine fantastik düzlemde hayal ederek, bir o kadar da gerçekçi bir hikâyeyi net olarak anlatması hayranlık uyandırdı bende. Yazarın yaşantısı ile bir bağ kurmaya çalıştığımızda, Avusturalya’da yaşadığını, Çinli bir babanın oğlu olduğunu görüyoruz. Ötesini araştırmak isteyen okurlar için bu bir ipucu olsun…

Uzak, göçmenlik sorununun ötesinde temel bir var oluş sorununu da işliyor.  Kitabın kahramanı olan adamın, yabancı topraklarda bulduğu işlere ve yaşama bir türlü kendini ait hissedemediğini duyumsuyoruz.  Örneğin, adamın gittiği toprakların dili ile nasıl boğuştuğu, kendini ifade etmek için hangi yolları denediği, resimler aracılığı ile öylesine başarılı anlatılmış ki, sayfalara mıhlanıp kalıyorsunuz. Yeni bir hayat bulmak için evinden ayrılan bu adamın, resimlerle anlatılan hikâyesi, insanlık tarihinin temel bir parçası aslında.

Sepya Tonunda Sessizlik

Kitap, yıllanmış fotoğrafların kronolojik olarak sunulduğu bir albüm gibi düşünülmüş. Kullanılan sepya tonundaki sessizlik, hikâyenin hüznünü de aktarıyor.  Kitabın yaş grubunu belirlemek olası değil çünkü her yaşta okura farklı şeyler söyleyecek bir yapıt. “Göçmenlik” kavramına aşinalığı olmayan bir çocuk bu kitabı “uzaklara giden bir babanın öyküsü” olarak değerlendirecektir.  Her okurun algısına, iç dünyasına göre sonuçlara varması, düşünmesi doğal elbette.

Sözcüklerin olmayışı nedeniyle, resimleri yorumlamaya, dikkate ve düş gücümüzü sonuna değin kullanmaya davetliyiz.  Son zamanlarda, yaratıcılıktan pek de nasibini alamamış birilerinin “Yaratıcı Okuma” adı altında, okullarda sözde atölye çalışmaları yaptığına tanık oluyoruz. Sevgili okurlar, bu kitabı okuyunca yaratıcı okuma, sıradan anlamın ötesine bakma, yeniden yorumlama nasıl yapılırmış göreceksiniz. Kitaptaki sessiz boşlukları siz doldurun…

maviselyener@gmail.com

*Uzak/ Yazan ve Resimleyen: Shaun Tan/ Desen Yayınları/ 2014

MAVİSEL YENER, CUMHURİYET GAZETESİ- KİTAP EKİ (SAYI: 1259)
Paylaş:

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.