Basından,  Sıcak Sıcak

ÇOCUK EDEBİYATINDA MAVİSEL YENER GERÇEĞİ / İZMİR İZMİR DERGİSİ (2003)

ÇOCUK  YAZININDA  MAVİSEL  YENER  GERÇEĞİ

Bahri KARADUMAN
bahrikaraduman@hotmail.com

Çocuğu önemseyen, çocuğu yaratıcı belleğin üretken toprağı olarak gören toplumlar, ulus olmanın bilinciyle kendi çocuk yazınlarını oluşturmuşlardır. Ortaçağ’da çocuğu yok sayan düşünce, çocukluğu bir an önce atlatılması gereken geçici bir dönem olarak görme anlayışı, Aydınlanma Çağı’nda ortadan kalkmış, örneğin Rousseau’nun Emile adlı yapıtında görüldüğü gibi çocuğu, toplumun önemli bir bireyi olarak ön plana çıkarmıştır. Bu önemli gelişme çocuk yazınının da doğmasına neden olmuştur.

Toplumsal yaşama iyi hazırlanmamış çocuk, geleceğin sorunlu insanıdır. Çocukluğunda edinemediği pek çok bilgi ve olumlu alışkanlığın eksikliğini yaşamı boyunca hisseder. Bu nedenle çocuk eğitiminde “ÇOCUK YAZINI” büyük önem taşır. Bu bağlamda sanatçılara gerçek anlamda sorumluluklar düşer. Çocuklar için oluşturulan yapıtların niteliği ya da niteliksizliği, o ulusun sanatçılarının konuya bakış açılarını belirler. Çocuğun hayal gücünü genişletmeyen, eğitimine katkıda bulunmayan yapıtlar, tecimsel amaçla yazılmıştır ve bu kitaplar çocukların gelişimine hiçbir yarar sağlamaz.

Geçmiş yıllarda sıkıntısı çekilen bu konu, son yıllarda çocuk kitaplarının öneminin daha iyi anlaşılması nedeniyle sorun olmaktan çıkmış, gerek ustaların gerekse genç yazarların çocuk kitaplarına yönelmeleri, Türk çocuk yazınının canlanmasını sağlamıştır.

Bilgisini, birikimini, kalemini çocukların yararına sunan yazarlardan biri de mavisel Yener. Bu genç yazarımız art arda yayımlanan Mavi Elma(1) , Evinden Kaçan Masal(2) ve Üşengeç(3) adlı kitaplarıyla okura ulaşmış, özellikle İzmir’de adından sık söz edilen yazarlar arasına girmiştir.

Büyük bir keyifle okunan kitaplarıyla gerçeklerin masal, masalların gerçek olduğu bir ülkede yaşatıyor bizi, Yener. Bir anda öyle bir evrene giriyoruz ki orada masmavi göller gülümsüyor, gölgeler saklambaç oynuyor, gözsüzler görüyor, kulaksızlar duyuyor. Develerin fare, farelerin kuğu olduğu, dağların suya indiği bir dünyayı tanıyoruz. Mağara gezginiyle, yol gezginiyle tanışıyor, dağ cinlerinin Çikolata Krallığı’na gidiyor, Uluslar arası Karınca Bilim Ödülü’nü araştırıyor, Uranüs Karıncalar Korosu’nun gürültüsünü duyuyoruz. Kütüphanedeki kitapların feryadını dinliyor, çocuklarla buluşamayan, çocukların ilgisini çekemeyen eski kitapların acısına ortak oluyoruz. Çocuklarla gezi kitaplarının sayfalarına binip uzak diyarlara yol alıyoruz. Gelişen teknolojinin pek çok şeyi nasıl da yok ettiğini görüyor, sayfaları olanı değil, bilgisayar ekranındaki kitapları okuyan, isterlerse dinleyen gençlere biraz kızıyoruz.

Dünyanın içinde başka bir dünya olduğunun anlıyor, mavi elma görmenin heyecanını yaşıyor, yaşamımız boyunca elmayı kırmızı görmüş olmamızın mavi elmanın var olmadığı anlamına gelmediğini kavrıyoruz. Cadıların, devlerin dünyasını yani Kafdağı’nın ardını değil, Kafdağı’nın önünde bulunan ülkeleri tanıyoruz. Gözlerimiz biraz nemli, biraz da utanarak gerçek saflığın, temizliğin yalnız çocuk kalbinde olduğunu anlıyor, o güzelliğe hiçbir gölge düşmemeli diyoruz.

Çocuk yazınında mizahın önemli olduğunu, mizahın da çelişkiden doğduğunu iyi biliyor Yener. Abartıları yalnız mizah öğesi olarak kullanırken doğru olanı yaşam gerçeğinin dışına çıkmadan sevecenlikle öğretiyor. Değişik sorunlara yaklaşırken, örneğin çevremizdeki ses ve görüntü kirliliğinin hangi boyutlara ulaştığını gösterirken günlük yaşamı araç olarak kullanıyor ve toplumsal eleştiriyi bireyin kültürel kimliği içinde veriyor. Bu eleştiri “Uyu Sen Uyu” ve “Canlı Yayın” öykülerinde en üst düzeye ulaşıyor. Çocuk sevgisini başat öğe olarak kullanan Yener, “Emek’in Konukları”nda olduğu gibi çocukların çocukluklarını yaşamalarını, her koşulda sevinmeleri gerektiğini, özverinin büyükler için olduğunu vurguluyor.

“Çocuklar çoğaldıkça kötülükler azalır.” diyor Yener. İnsanlığın geleceğini, içimizdeki çocuğu yitirmemekte görüyor. “Biz, bizi bekleyen birileri olduğu için yalnız hissediyoruz kendimizi” diyerek birlikteliğin önemini belirtiyor. “Senin için hiç kimse şiir yazdı mı?” sorusunu kuşkusuz hepimize soruyor.

Mavisel Yener, büyümüş ama kirlenmemiş dünyasını, ruhunun güzelliklerini yansıtıyor öyküleriyle. O güzelliklerden, buram buram içtenlik kokan kır çiçekleri sunuyor okura. İçerdiği yaşam felsefesiyle tertemiz bir dünyanın kapılarını açıyor. Ne dersiniz, çocuklarımızla biz de girelim mi o ışıklı dünyaya?

(1)Mavi Elma, K Yayınları, 2000
(2)Evinden Kaçan Masal, K Yayınları, 2001
(3)Üşengeç, Bu Yayınevi, 2001
….
İZMİR İZMİR, Mayıs-Haziran 2001 Sayı:29

ÇOCUK EDEBİYATINDA MAVİSEL YENER GERÇEĞİ / BAHRİ KARADUMAN / İZMİR İZMİR DERGİSİ / (MAYIS-HAZİRAN 2001)

Paylaş:

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.